“Allah ve Resulü” Kalıbı İki Ayrı Otoriteyi Değil, Yalnızca Allah’ı İfade Eder
Geleneksel anlayış “Allah ve rasulü” kalıbını şöyle açıklar: Allah Kur’an’ı, rasulü ise sünneti ifade eder. Fakat Kur’an’a baktığımızda bu açıklamayı destekleyen bir bilginin yer almadığı görülür.
Kur’an rasule itaat ister. Kur’an’da nebiye itaati emreden hiçbir ayet yoktur! Kur’an’daki tüm Allah’a itaat emirleri, istisnasız olarak “Allah’a ve Rasul’üne itaat edin.” şeklindedir. Nerede “Allah ve Rasulü” geçiyorsa tek bir şey kast edilir: Kur’an. Onun için Rasul itaat eden, Allah’a itaat eder. Bu, Allah’a ve Rasulü’ne ayrı ayrı itaat edin demek değildir. Rasul, kendisini gönderen makamın mesajını olduğu gibi iletir. Allah’a, Allah’ın ayetlerini tebliğ eden Rasule itaat ederek itaat edin, demektir. Zira Kim Rasul’e itaat ederse Allah itaat etmiş olur (Nisa [4] 80). Allah’ın ayetlerini tebliğ ettiği, yani eksiltme ve çıkartma yapamayacağı için (Hakka [69] 44-47) elçiye itaat Allah’a itaattir. Rasule isyan da Allah’a isyandır (Enam [6] 33; Nisa [4] 14). Fakat nebiye sadece marufta (doğrularda) itaat edilecek. Nebi yanlış yaparsa karşı çıkılacaktır (Mümtahine [60] 12).
Allah ile elçi, hüküm olarak iki farklı makam / otorite demek değildir. İddia edildiği gibi Allah’a ve elçiye itaati emreden ayetler iki farklı kavramdan bahsetseydi o halde niçin aşağıdaki ayetlerde tekil zamir kullanılmıştır?
“Ey iman edenler! Allah’a ve Rasulü’ne itaat edin. İşitip dururken ondan (anhu عَنْهُ ) yüz çevirmeyin!” (Enfal [8] 20).
Ayette “anhu (ondan)” denilir, “anhuma (ikisinden)” denilmez. Çünkü dinde iki ayrı otorite yoktur!
“Ey iman edenler! Sizi, size hayat verecek şeylere çağırdığı zaman, Allah’a ve Rasulü’ne icabet edin (deaküm دَعَاكُم ) …” (Enfal [8] 24).
Eğer iki kişiye itaat emredilmiş olsaydı, “deavaküm,” yani tesniye (ikil) olması gerekirdi.
“Aralarında hüküm vermesi için (liyahküm لِيَحْكُمَ ) Allah’a ve Rasulü’ne çağrıldıkları zaman, onların bir kısmı bundan kaçınır.” (Nur [24] 48).
“Liyahküm” tekildir. Yani ikil değil, tek bir isim varmış gibi kullanılır. Hükmü iki kişi verecek olsaydı gramer kurallarına göre “liyahküma (İkisi hüküm versin diye)” olması gerekirdi. Ama ikisinin hüküm vermesi diye bir şey yok. Çünkü hüküm koyan Allah’tır. Rasul ise onu aktarır, beyan eder.
“Gerçek kendi lehlerine ise ona (ilehyi اِلَيْهِ ) boyun eğip gelirler.” (Nur [24] 49).
“İlehyi” zamiri tek bir kişiyi belirtir. Oysaki ayette “ileyhima (ikisine)” denilmemiştir.
“De ki: “Allah’a ve Rasul’e itaat edin… Eğer ona (tutiuhu تُطِيعُوهُ ) itaat ederseniz, doğru yolu bulursunuz…” (Nur [24] 54).
İtaat iki kişiye emrediliş olsaydı, “tutiuhuma (o ikisine)” denilmesi gerekirdi.
“Sizi razı etmek için, Allah’a yemin ediyorlar. Oysaki gerçekten inanıyorlarsa, Allah ve Rasulü hoşnut edilmeye (yurduhu يُرْضُوهُ ) daha layıktır.” (Tövbe [9] 62).
Razı edilmeye çalışılan iki kişi olsaydı, “yurduhu” değil, “yurduhuma” olması gerekirdi.
“…Öç almaya kalkışmaları da ancak Allah ve Resulünün kendi fazlından (fadlihi فَضْلِهِ ) onları zengin etmiş olmasındandır…” (Tövbe [9] 74).
İki kişinin fazlı olsaydı, “fadlihi” değil, “fadlihima” olarak yer alması gerekirdi.
Sonuç olarak Kur’an her ne kadar “Allah ve rasulü” şeklinde iki ayrı isim içeren bir kalıp kullansa da, bununla kasıt yalnızca Allah’tır. İddia edildiği gibi iki ayrı otoriteden söz edilmez.