Beni Kurayza Katliamı Gerçek mi?
Beni Kurayza Medine’de yaşayan üç Yahudi kabilesinden birisiydi. Muhammed’in (as) hicretten sonra Medine’deki Arap ve Yahudi kabileleriyle yaptığı Medine Sözleşmesi denilen antlaşmaya Benî Kurayza Yahudileri de katılmışlardı.
Bu antlaşmada Yahudilerin can, mal ve din hürriyetleri garanti altına alınmakta, öte yandan Medine’ye herhangi bir saldırı söz konusu olduğunda onların şehrin savunmasına katılmaları, Kureyş ile ve Müslümanların diğer düşmanlarıyla ittifaka girmemeleri öngörülmekteydi.
Fakat Beni Kurayza Hendek Savaşı öncesinde Kureyş ve yandaşlarına katılarak Müslümanlara ihanet etti. Hendek Savaşı bittiğinde Müslümanlar 15 Nisan 627’de Beni Kurayza üzerine yürüdüler.
Kaledeki Beni Kurayza Yahudileri 15 veya 25 gün boyunca kuşatma altına alındı. Kuşatma nedeniyle çaresiz kalan ve destek alamayan Beni Kurayza kentten ayrılmayı teklif etmiş, fakat kabul edilmemiş. Bunun üzerine haklarında hüküm vermesi için Sa’d ibn Muaz’ın hakemliğine razı olmuşlar. Hüküm şu şekilde açıklanmış: Savaşabilecek yaşta bulunan erkekler öldürülecek, kadın ve çocuklara esir muamelesi yapılacak, mallar Müslümanlar arasında paylaştırılacak.
İbn İshak’ın anlattığına göre kaleden inen 600-700, kimilerine göre de 800-900 Yahudi erkek Haris’in kızının evinde tutulmuş. Sonra Medine Pazarı’ndaki bir yerde çukurlar kazılmış. Ardından da gruplar halinde idam edilmişler (Mohammed Ibn Ishak, Das Leben Mohammed’s, haz. Abd el-Malik Ibn Hischam, çev. Gustav Weil, Stuttgart 1864, c. II, s. 108).
Medine’de Müslümanlarla aralarında sulh anlaşması bulunan Yahudilerden Kurayza oğulları (Beni Kurayza), Hendek Savaşı’nda Müslümanlara ihanet ederek düşman safına geçmişlerdi. Kur’an’da savaşı gerektirecek olan üç önemli ihlal Mümtehane Suresi’nin 8 ve 9. ayetlerinde sıralanmıştır:
* Dinden dolayı öldürmeye kalkanlar
* Yaşanılan yerden çıkaranlar
* Bunları yapanlara destek verenler
Bu ayetlere göre yakınlık gösterilmesi yasaklanan yani fiilî müdahaleyi hak edenler din özgürlüğünü ve kişinin kendi toprağında yaşama özgürlüğünü engellemiş ve engellemeye destek vermişlerdir.
Ahzab Suresi Hendek savaşı ile ilgilidir. Bu surede şöyle bir ayet yer alır:
“Allah, kitap ehlinden, düşmana arka çıkanları da kalplerine korku salarak kalelerinden indirdi, onların kimini öldürüyor, kimini de esir alıyordunuz.” (Ahzab [33] 26).
Kur’an’ın esirlerle ilgili kuralları şöyledir (Muhammed [47] 4):
* Düşman tamamen etkisiz hale gelinceye kadar esir almak yasaktır.
* Alınan savaş esirleri için için tane şart vardır: Ya karşılıklı ya da karşılıksız serbest bırakmak.
Zaten aynı ayete göre savaş sırasında öldürülüyor, sonra esir alınıyordu. Yani tersi mümkün değildir. Zaten Muhammed [47] 4’e göre savaş esirlerini öldürmeye veya köle yapmaya da izin yoktur!
Kur’an’a göre Allah Rasulullah’a “Allah’ın emriyle hükmetmesi“ni emretmiştir:
“Aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet; onların arzularına uyma…” (Maide [5] 49) . Bu emre rağmen geleneksel anlatımlara göre o da tutmuş da Sa’d ibn Muaz’ı hakem tayin etmiş. Sa’d da hakim olarak öldürülmelerine hükmetmiş de, öldürülmüşler!?
Bu iddia ile ilgili çelişkiler:
* İnsan öldürüleceğini bile bile kaleden iner mi?
* Elinde kazma kürek olan insanlar hiç mi kalkışmada bulunmaz, düşmana saldırmaz?
* Madem öldüreceksiniz, onları kalede öldürürsünüz. Medine’ye götürerek risk almazsınız!
* Medine’de öyle büyük bir ev yok, mescide bile sığmazlar.
Beni Kurayza onu arkadan vurdu, en zor zamanda sözleşmeye ihanet ettiler. Buna rağmen tek tek, birçok iyi Yahudi Medine’de kaldı. Rasulullah vefat ettiğinde bir Yahudi’ye buğday borcu vardı!
Bu iddia akla Masada Kalesi katliamını getiriyor. MS 70 yılında Romalılara teslim olmak istemeyen Masada Kalesindeki 960 Yahudi intihar etmişti. Beni Kurayza’da öldürüldüğü iddia edilenlerin sayısı da 900 olduğunu iddia edenler var.