Camilerde Çocukları Horlayıp Dövenlere Soru: Bunun Vebalini Ödeyebilecek misiniz?
Zaman zaman camilerde çocuklar güldükleri veya oyun oynadıkları için sözlü ve fiziksel şiddete maruz kalmaktadırlar. Bunları yapanlar da ne yazık ki kendilerini mükemmel, en iyi Müslüman olarak gören kişilerdir. Bu kişiler güya camilerin onurunu korumak, mabetlerin saygınlığını sağlamak ve ibadet edenlerin huzurunu temin etmek bunu yapmaktadırlar. Bu insanlar bu yaptıklarının güya dinin gereği olduğuna inandırılmışlardır. Elbette camilerde taşkınlık yapan, gerçekten sorun oluşturan çocuklar uyarılmalıdır. Ama bu uygun bir dil ve tavırla olmalıdır. Sözlü veya fiziksel şiddet ile değil. Zaten din ve inanç özgürlüğüne bu kadar önem veren Kur’an böyle olumsuz bir şeye asla izin vermez. Kur’an’ın tebliğ edicisi ve “yaşayan Kur’an” olan Rasulullah’ın tutum ve davranışları da tam aksinedir!
Rasulullah çocuk düşmanı değil, aksine küçük gönülleri ısıtan bir sevgi güneşiydi. Rasulullah’ın bir yerden dönerken onun boynuna, beline sarılmış halde devesinin üstünde birçok çocuğu görebilirdiniz. Yolda karşılaştığı çocukların hâl-hatırlarını sorup onlarla selamlaşan, yarışan çocukları gördüğünde onlarla yarışan da yine oydu. Rasulullah çocukları omzuna alıp onları gezdirirdi. Rasulullah kız-erkek ve Müslüman-Gayr-i Müslim ayrımı yapmadan tüm çocuklara aynı yaklaşımı sergilemişti. Çünkü o, tüm insanların Rahmet elçisiydi. Anne-babası, ırkı, dini ne olursa olsun her çocuk “çocuk”tur, yani temiz ve masumdur.
Rasulullah’ın çocukları camiden kovmak şöyle dursun, küçük çocukları omzunda taşıyarak mescide getirdiğine dair çok sayıda rivayet vardır. Mü’minler mescitte namaz kılarken çocukların da içeride oyun oynadıklarını biliyoruz. Kendileri gibi davranışları da “çocuk”ça olan miniklerin, namaz kıldırmakta olan ve secdeye varmış olan Rasulullah’ın sırtına bindikleri, bu yüzden onun secdeyi uzattığı da kaynaklarda vardır.
O halde davranışlarını düzeltmesi gerekenler çocuklar değil, dini kaynağındaki gibi değil de kendi kaba ve düşüncesiz davranışlarından ibaret zannedenlerdir. Namaz aynı zamanda bir konsantrasyon (huşu) meselesidir. İlk Müslümanlar bunu çok iyi başarabilmişlerdi. Bu da çok alıştırma yaparak, yani bilinçli ibadet yaparak olur. Ne yazık ki günümüzdeki yüzeysel dindarlar, biraz emek ve sabır istediği için, buna pek yanaşmamaktadırlar. Bundan dolayı da ibadetlerindeki eksikliğin faturasını kolayca çocuklara çıkarabilmektedir.
Cami cemaatine kulak verdiğimizde, camiye gençlerin pek gelmediğinden yakındıklarını duyabiliriz. Oysaki camilerin birer “yaşlılar mekânı” haline gelmesinde gençlere karşı takınılan olumsuz tavrın da katkısı vardır. Camiye gelemese de, ona karşı “düşmanlık” besleyen nice insanımızın kökeninde çoğunlukla, çocukken orada yaşadığı olumsuz bir olayın etkisini kolayca bulmak mümkündür. Bir çocuğu, sırf güldüğü veya oyun oynadığı için, camiden kovmaya hakkımız var mı? Bu küçük gönlün dine karşı olumsuz tavır almasının vebal ve sorumluluğunu ödeyebilecek misiniz?
Eski adı Cat Stevens olan ve daha sonra Yusuf İslam adını alarak 1977’de Müslüman olan dünyaca ünlü şarkıcının şu sözünü lütfen unutmayalım: “Müslümanları görseydim, Müslüman olmazdım. İyi ki İslam’ı Kur’an’dan öğrenmişim.”