Cennetin hâlen mevcut olup olmadığı hususu tartışmalıdır. Yine cennetin hâlen mevcudiyeti kabul edildiği takdirde bu defa nerede bulunduğu meselesiyle karşılaşılmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’de genişliği göklerle yer kadar olduğu ifade edilen cennetin (Al-i İmran [3] 133) bu âlemdeki mekânı için belirgin bir şey söylemek mümkün değildir. Yalnız cennetin yukarıda, yükseklerde bulunduğu kanaati yaygındır. Nitekim hem konuyla ilgili hadislerde yer alan ‘sema’ kelimesinde hem de ‘illiyyin’ kelimesinde bu anlam vardır. Bazı ayetlerde de cennet, ‘yüksek’ (aliye) kavramı ile ifade edilmiştir (el-Hakka [69] 22; el-Ğaşiye [88] 10. Prof.Dr. Bekir Topaloğlu, ‘‘Cennet,’’ Diyanet İslam Ansiklopedisi, VII, 385).
Cennet ile cehennemin hâlen mevcut olup olmadığı konusu inanç açısından önem taşımamaktadır. Ancak hâlen mevcut olduklarını benimseyenler de dahil olmak üzere bütün âlimler bu ceza ve mükâfat yerlerinin kıyametten önce iskan edilmeyeceği noktasında fikir birliği içindedirler. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın ayetlerini inkâr edenlerin ‘ileride’ cehenneme atılacakları (Nisa [4] 56), ayrıca inkârcı Firavun taraftarlarının ‘kıyamet koptuğu zaman’ azaba duçar olacağı (Mü’min [40] 46) haber verilmektedir (Prof.Dr. Bekir Topaloğlu, ‘‘Cehennem,’’ 228). Cennet ve cehennemin halen mevcut olduğunu savunanlar, bu konuyla ilgili ayetlerin mazi kipinin kullanılmasını delil getirirler. Fakat buna karşın, mesela ‘‘Sur’a üfürüldü.’’ (Kehf [18] 73; Yasin [36] 51; Kaf [50] 20) ayetinde bu üfürülmenin mazi kipiyle vuku bulacağı haber verilmiş olmasına karşın, şu anda Sur’a üfürülmemiştir (Doç.Dr. Hasan Hüseyin Tunçbilek, ‘‘Cennet ve Cehennem Hamen Mevcut Mu?,’’ Dicle Üniv. İlahiyat Fak. Derg., 2005, cilt: VII, sayı: 2, s. 57).