“Rasule / Elçiye İtaat” ile Ne Kast Edilir?
“Allah ve Rasulü bir konuda hüküm verdiği zaman, inanan bir erkek ve kadının kendi işlerinde kişisel tercihlerine göre hareket etmeleri düşünülemez…” (Ahzab [33] 36).
“De ki: …Ben, sadece bana vahyolunana uyarım…” (Enam [6] 50).
“Kim rasule itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur…” (Nisa [4] 80).
“O hevasından/kendi arzusundan konuşmaz… Onları ona, çok güçlü olan öğretti.” (Necm [53] 3, 5).
Kur’an’daki rasule (elçiye) itaat emri hep “Allah’a ve Rasulü’ne itaat” şeklinde gelir. Nebiye veya Abdullah oğlu Muhammed’e itaati emreden tek bir ayet bile yoktur. Kur’an’da kınanan veya eleştirilen Rasul Muhammed değil, Nebi Muhammed’dir.
Allah ve Rasulü’ne itaat, iki ayrı otoriteye değil, yalnızca Allah’a itaat demektir. Yoksa bu bir çelişki ve şirk olurdu.
Rasul kendi şahsına değil, Allah’a/Kur’an’a davet eder. Zaten kendi sözünü söyleyene, kendisine çağırana elçi denilemez. Dolayısıyla rasule itaat, Kur’an’daki emirlere yani Allah’a itaattir. Kur’an dışındaki şeylere itaat demek değildir!
(Bu konuda daha fazla bilgi için bkz. Prof. Dr. Zeki Bayraktar, Kur’an ve Sünnet Ama Hangi Sünnet? Süleymaniye Vakfı Yay., İstanbul).