Şirk: En Büyük, En Sinsi, En Tehlikeli Günah
“Şüphesiz Allah, kendisine şirk koşulmasını, ortak kabul edilmesini asla bağışlamaz. Bunun altındaki günahları dilediği kimseler için bağışlar…” (Nisa [4] 48, 116).
Yüce Allah istiğfar (özür dileyip) ve tövbe etmeyip şirk üzere ölenleri affetmeyeceğini (Zümer [39] 53-54), onlara cenneti haram kıldığını (Maide [5] 72; Nisa [4] 48, 116), yaptıkları her şeyin boşa çıkacağını söylemiştir (Enam [6] 88; Tövbe [9] 17; Zümer [39] 65).
Şirk konusunda, tüm peygamberler (nebi/rasuller) (Al-i İmran [3] 79; Enam [6] 88), özellikle de İbrahim Nebi (Hac [22] 26) ve nebimiz Muhammed (as) (Kasas [28] 87; Şuara [26] 213; Yunus [10] 105; Zümer [39] 65) hatta melekler bile (Enbiya [21] 29) uyarılmışlardır. Dolayısıyla her Mü’minin bu tehlikeye düşme ihtimali vardır.
Müslümanları en çok aldatan şey, şirkin sadece bir puta veya nesneye tapmaktan ibaret olduğu; Müslümanların müşrik olamayacağı zannıdır. Oysaki Kur’an, imanlı müşriklerden söz eder. (Yusuf [12] 106). Unutulmamalıdır ki puta tapmak, şirkin birçok özelliklerinden yalnızca bir tanesidir.
Sonuç olarak Kur’an’a göre şirk en büyük günah olduğu halde, ne yazık ki en az bilinen, en sinsi ve tehlikeli günahtır.
.
● Şirk Nedir?
Şirk, Yüce Allah’a özgü olan ilahlığında (ulûhiyetinde), kullukta, yetki, tasarruf, sıfatlarda ve fiillerinde (örneğin her şeyi bilen, her şeyi gören, her şeyi işiten, her şeyden haberdar olan, gaybı bilen, sonsuz kudret sahibi, şifa veren, ezeli ve ebedi olan, dinde tek hüküm koyucu ve hüküm veren, tek kurtarıcı, sığınılan, itaat edilen, kulluk edilen, yardıma çağrılan, dua edilen, tevekkül edilen, kurban kesilen (Enam [6] 137), adak adanılan, kurtarıcı istenilen) somut ya da soyut eşi, benzeri, dengi, astı, ortağı veya ortakları bulunduğunu kabul etmektir.
.
Kur’an’a Göre Şirk ve Özellikleri
● Allah’a Ait Sıfatları Başkasına İzafe Ederek Onların Kudretinden Medet Ummak:
“…Onun astlarından bazı veliler (yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınlar) edinenler: “Onlara, bizi Allah’a daha fazla yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz.” diyorlar…” (Zümer [39] 3).
Kendilerini Allah’a direkt kulluk yapmaya layık görmeyerek, şah damarından daha yakın (Kaf [50] 16) ve kişi ile kalbi arasına giren (Enfal [8] 24) Allah’ın uzak, herkesle muhatap olmadığını iddia ederek isteklerini yaptırtmak için güya Allah’ın yetki verdiği ve ricalarını “kıramayacağı” hatırı sayılır varlıkları aracı, yaklaştırıcı, vesile edinerek, bunları Yüce Yaratıcı yerine bu aracılardan istemek (Ahkaf [46] 5; Zuhruf [43] 15; Zümer [39] 3).
Müşrik Allah’ı yeryüzündeki ulaşılmaz krallara benzeterek Yüce Yaratıcı ile iletişimin ancak ona yakınlığı olan bir aracı ile kurulabileceğini zanneder. Allah yerine bu aracıyı razı etmeye çalışır. Onu Allah’ı sever gibi sever, ona sorgusuz sualsiz itaat eder, onun kulu kölesi olur. Böylece de ne yazık ki Allah’ın rızasını kazanmak için yakınlaşayım derken müşrik olma tehlikesine düşer.
.
● Allah’a Ortak İsnat Etmek:
“Sizin onun yanı sıra kulluk ettiğiniz şeyler, ancak sizin ve atalarınızın uydurup adlandırdığı şeylerdir…” (Yusuf [12] 40).
Allah’ın bazı niteliklerini, ondan başkasına veya onunla beraber birisine tanrısal güç atfederek tapmak, kulluk etmek (Al-i İmran [3] 64; Enam [6] 162; Kehf [18] 110, 121; Yasin [36] 60; Yusuf [12] 40). Allah’a çocuk (Enam [6] 100; Tövbe [9] 30), eş (Enam [6] 101), denk (Enam [6] 1; Şuara [26] 98) isnat etmek; şeytanı (Yasin [36] 60), kişileri (Firavun: Şuara [26] 29; Kasas [28] 38; Naziat [79] 24; İsa: Maide [5] 72-73; Nemrut: Bakara [2] 258; cinleri (Enam [5] 100; Sebe [34] 41) veya bir şeyi (İhlas [112] 4) tanrılaştırmak.
Örnekler: Doğa ana, tanrının oğlu, popun tanrıçası, futbol tanrısı.
.
● Dinde Hükümranlığı, Otoriteyi Başkasıyla Paylaştırmak:
“Onlar, Allah’ın astlarından bilginlerini, rahiplerini ve Meryem oğlu İsa’yı kendilerine rabler edindiler…” (Tövbe [9] 31).
Allah’tan başkasını, güç sahiplerini, kamu otoriteleri, liderleri, diktatörleri, ideolojileri, tağutu, şeytanı (Al-i İmran [3] 89; Bakara [2] 256-257; Nisa [4] 51, 60; Zümer [39] 17-18), melekleri, İsa Nebi, Maide [5] 17, 72), özellikle din adamları sınıfını, hocaları, dini topluluk önderlerini Rabb (eğiten, yöneten), dinde mutlak otorite, hüküm, helal-haram koyucu; onları hatasız, yanılmaz, eleştirilemez, sorgulanamaz, kutsal ve dokunulmaz görüp kayıtsız şartsız teslim olmak, itaat etmek (Ahzab [33] 67; Al-i İmran [3] 64, 80; Araf [7] 3; Enam [6] 121; İbrahim [14] 22; Kehf [18] 26; Şûra [42] 21; Tövbe [9] 31). Ayrıca helal olan bir şeye haram demek, haram olan bir şeye helal demek; dine hüküm eklemek veya eksiltmek (Araf [7] 32; Enam [6] 148-150; Maide [5] 87-88; Nahl [16] 35, 115-116; Tahrim [66] 1; Tövbe [9] 37; Yunus [10] 59).
.
● Bir İnsanı, Bir Şeyi Kontrolsüz ve Tapar Gibi Sevmek:
“İnsanlardan, Allah’ın yanı sıra başka varlıkları ona denk tutan ve onları Allah’ı sevdiği gibi sevenler vardır. İman edenlerin Allah’ı sevmeleri ise her türlü sevgiden daha üstündür…” (Bakara [2] 165. Ayrıca Araf [7] 189-190; Tövbe [9] 24).
Bir şeyi, bir insanı Allah’ı sever gibi veya daha fazla sevmek, saymak. Bir insana veya varlığa gösterilen aşırı sevgi, onu kutsallaştırmaya ve sonuçta da tanrılaştırmaya kadar gidebilir. Allah’la beraber elbette başkaları da sevilebilir (Bakara [2] 165). Ama hayatımızın merkezinde, birinci sırada hep Allah olmalıdır.
Örnekler: Kadın-erkek, eş, aile, çocuk, para-güç, sanatçı, müzisyen, lider, atalar, ırk, dini lider, futbol takımı, hobi, makam mevki, şöhret, lüks, hazlar.
● Allah’tan Başkasına Dua Etmek, İstemek, Yalvarıp Yakarmak, Tövbe Vermek, Kulluk Etmek:
“De ki: Ben yalnızca Rabbime dua ederim / çağırırım. Ona hiçbir şeyi ortak koşmam.” (Cin [72] 20. Ayrıca Ahkaf [46] 5; Araf [7] 194, 197; Cin [72] 18; Fatır [35] 13-14, 40; İsra [17] 56; Yunus [10] 106).
Dua: Çağırmak, seslenmek.
Allah sadece kendisine kulluk edilmesini ister (Fatiha [1] 5). Böylece insan, başkasına kul olmaktan kurtulur.
Riya ve gösteriş şirke götürebilen sebeplerdir (Kehf [18] 110). Kişi ibadet niyetini Allah’tan başka varlıklara has kıldığı veya yönelttiği zaman şirk söz konusu olur (Bakara [2] 264; Nisa [4] 38).
Yine unutulmamalıdır ki tövbeyi yalnızca Allah kabul eder (Tövbe 104).
Birisinden normal, sıradan şeyler için istemek şirk değildir. Örneğin polisten yardım istemek, ambulans çağırmak. Fakat, Allah’a özgü olan şeyleri istemek şirktir: Örneğin Sıratı müstakimi göstermek, menasik, sabır, olağanüstü yardımlar vb.
Ölmüş birisinden veya ataların ruhlarından yardım istemek şirktir (Ahkaf [46] 5; Araf [7] 194).
Kulluğu yerine getirmemek, hevayı ortak koşmak olarak değerlendirilmektedir (Rum [30] 31). Yine zina etmeyi (Nur 3), muska ve nazar boncuğunu şirk olarak değerlendirenler de vardır.
.
● Kendi Arzularının / Keyfinin Kulu Olmak:
“…Eğer, sana verilen bunca ilimden (vahiyden) sonra, onların hevalarına/arzularına uyarsan, o zaman zalimlerden olursun.” (Bakara [2] 145).
Tercihlerinde Allah’ın emrini beğenmeyip kendi hevasını (egosunu, çıkarını, şehvetini, kendi doğrularını, kanaatlerini, dürtülerini, boş iğreti eğilimlerini, zenginliği, rahatına düşkünlüğünü) / tutkusunu / (nefsani) keyfi arzusunu ilah / tanrı edinmek (Araf [7] 176; Casiye [45] 23; Enam [6] 56, 119, 150; Furkan [25] 43; Kehf [18] 28, 34; Maide [5] 48, 77; Nisa [4] 135; Rum [30] 29). Bir Mü’minin görevi kendi hevasına ve hevasına uyanlara değil, vahye yani ilme tabi olmak (Bakara [2] 120, 145; Rad [13] 37). Sevgi, şehvet, kazanma arzusu gibi doğuştan gelen duygular haram değildir. Bunlar Allah’ın çizdiği sınırlar içinde tatmin edilmelidir. Haram olan bunları tanrılaştırmak, onların kölesi olmak, hayatının en önemli gayesi haline getirmektir.
Örnekleri: “Sen bu işi yapmak için Allah’ın yasaklarını çiğnemen gerekiyorsa çiğne!”
“Devlet malı deniz, yemeyen domuz.”
.
● Şefaat Allah’a Aittir:
“Ey iman edenler! Kendisinde artık alışveriş, dostluk ve şefaat bulunmayan gün gelmeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden [infak] edin (verin)…” (Bakara [2] 254).
“Ondan başka ne bir veli (otorite) ne de bir şefaatçiniz vardır.” (Secde [32] 4).
“De ki: Şefaat tümüyle Allah’a aittir.” (Zümer [39] 44).
Şefaat: Aracı olmak (Nisa [4] 85), yardım etmek, öncülük etmektir.
Şefaatin Kuran’da yer almasının sebebi, bunun bir müşrik akidesi olmasından dolayıdır (Örneğin Şura [42] 100-110. Prof. Dr. Yaşar Düzenli, “Bir Kurtuluş Yolu Olarak Şefaat Düşüncesi Kur’an’a Göre Nedir Ne Değildir?” 40-41). Kur’an’da 31 defa geçen şefaat kelimesinin ikisi hariç tamamı, Mekkeli müşriklerin şefaat anlayışını reddedilmesi ile ilgilidir.
Açıkça Kur’an’da izne bağlı istisnalarla şefaatinden söz edilen varlıklar meleklerdir (Necm [53] 26; Enbiya [21] 28).
Melekler Allah’ın diledikleri, izin verdikleri, sözlerinden razı olduklarına şefaat edecekler (Necm [53] 26; Enbiya [21] 28; Taha [20] 109).