“Kün Fe Yekün” [“Ol Der, Oluverir” mi?]
Ayetleri Türkçeye çevirirken fiillerin yapısına, kullanılan fiilin mazi mi yoksa muzari mi olduğuna dikkat edilmelidir. Sözgelimi,
اِنَّـمَٓا اَمْرُهُٓ اِذَٓا اَرَادَ شَيْـٔاً اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
“İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekūle le-hû kün fe-yekûn.” (Yasin [36] 82) şeklindeki meşhur ibarenin ” فَيَكُونُ fe-yekûn” kısmı, ‘o da oluverir’ şeklinde çevriliyor; yani henüz mevcut olmayan o nesne, ‘ol’ dendiği an hemen oluyormuş gibi… Oysa, fe-kâne değil, fe-yekûnü deniyor ki muzari sıygası, bir şeyin ânında olduğunu değil, olmaya başlayıp belli bir süreç dahilinde tamamlandığını ifade eder. O zaman mana şöyle olmaktadır: “O, bir şey murad ettiği zaman, emri ona ‘Ol!’ demekten ibarettir; ânında olmaya başlar.
(Prof.Dr. Murat Sülün).
(Mazi: Geçmiş; muzari, henüz başlamamış veya başlayıp da tamamlanmamış eylemleri anlatan zaman şekli; siyga, kip).