Muhammed (as) Döneminde Kadın
Prof. Dr. Ali Osman Ateş
Hz. Peygamber döneminde kadın, toplum hayatının içinde erkekle yan yana gözükmektedir. Hz. Peygamber, toplumda kadının ezilmesine, horlanmasına karşı çıkmış, haklarının elinden alınmasına engel olmuştur. Kadınlar, Mekke döneminin ilk yıllarından itibaren Hz. Peygamber’e destek ve yardımcı olmuşlardır. İslam Tarihi ile ilgili kaynaklar, kadıların İslam’ın yayılması için tebliğ faaliyetlerinde bulunduklarını kaydetmektedir. Bu devirde kadınların ibadet hayatında da erkeklerle aynı zeminlerde yer aldıkları anlaşılmaktadır.
Hz. Peygamber zamanında ashabın, kadın-erkek beraberce abdest aldıkları (İmam Malik, Muvatta, Taharet, 3/15; Buhari, Vudu 43; Ebu Davud, Taharet, 39/79), Mescid’e giderek Hz. Peygamber’in arkasında namaz kıldıkları, cemaatle namazlara devam ettikleri, Hz. Peygamber’in kadınların mescitlere gelmekten alıkonulmamasını emrettikleri bazı hadislerden anlaşılmaktadır (Buhari, Nikah 116; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, II, 76). Hatta Hz. Peygamber döneminde Mescid-i Nebevi’nin kapılarından birisinin kadınlara tahsis edildiği bilinmektedir (Ebu Davud, Salat 54/571).
Kadınlar sadece vakit, Cuma, Bayram namazlarına gitmekle kalmamışlar, erkeklerle beraber Hz. Peygamber’in konuşmalarını da dinlemişlerdir. Mescid’e namaz kılmak için küçük çocuğu olan anneler bile devam etmekteydi (Tirmizi, Salat 267). Yine bu dönemde, kadınların cenaze törenlerine katıldıkları da kaydedilmektedir. Cenaze yıkamada, cenaze namazında ve cenazenin defninde kadınları da yer almışlardır. Örneğin kaynakların verdiği bilgilere göre Hz. Aişe’nin cenazesine kadınlar da katılmış ve mezarlığa kadar gitmişlerdir. Hz. Peygamber’in ve amcası Hz. Abbas’ın cenaze namazını kadınlar da kılmışlardır (İbn Sa’d, Tabakat, II, 289-290; IV, 33; VIII, 77; İbn Hişam, Sire, IV, 314).
Bu dönemde kadınlar, eğitim faaliyetlerinde de erkeklerle beraber aynı safta yer almaktaydılar. Hz. Peygamber’in, kadınların eğitim ve öğretimlerinde özel bir gayret gösterdiği anlaşılmaktadır. Nitekim bu konuda gerekli emir ve tavsiyelerde bulunarak hanımlarını bu işle görevlendirmiş, kendi evleri de bir nevi okul vazifesi görmüştür. Buraya devam eden kız öğrenciler, okuma-yazma başta olmak üzere öğrendiklerini daha sonralara başkalarına öğretmişlerdir. Hz. Peygamber’in, kadın erkek ayrımı yapmadan toplu eğitim yaptığı, kendisine indirilen vahiyleri herkese ulaştırmaya çalıştığı bilinmektedir. Toplu eğitimlerde Hz. Peygamber’in kadınlara ayrıca zaman ayırdığı da nakledilmektedir. Resulullah’ın sağlığında Mescid’e gelen kadınlar, erkek saflarının arkasında yer almaktaydılar. Hz. Peygamber bazen sadece kadınlara hitap ederdi. Nitekim Ensar’a mensup hanımlar, çekinmeden her konuda kendisine soru sormaktaydılar. Onların ilim öğrenme konusundaki bu tutumları Hz. Peygamber tarafından takdir edilmiştir (Ahmed ibn Hanbel, Müsned, VI, 148).
Bu dönemde kadınlar, eğitim-öğretim maksatlı olarak ya da çeşitli problemlerinin halli için şahsen de Hz. Peygamber’e başvurabilmekteydiler. Hz. Peygamber devri kadınlarından bazılarının, şiir, tıp, neseb vs. ilimlerde erkeklerden ileri bir konumda bulundukları anlaşılmaktadır. Nitekim Resulullah’ın hanımlarından Hz. Aişe ve Ümmü Seleme’nin ilimde seçkin bir yere sahip oldukları bilinmektedir. Yine Hz. Peygamber’in eşlerinden Meymune bint el-Haris, Cüveyriye bint el-Haris, Ümmü Habibe bint Ebi Süfyan, Hafsa bint Ömer da eğitim-öğretim faaliyetleriyle dikkat çekmiş hanımlardır. İlmi faaliyetleriyle tanınmış kadın sahabe arasında, Ümmü Seleme’nin kızı Zeyneb, er-Rubey’ bint Muavviz, Hayre bint Ebi Hadra el-Eslemi, Ümeyme bint Abd bin Bicad sayılabilir. Yine Ümmü Atiyye, Zeyneb bint Kays, Ümmü’l-Fadl, Esma bint Ebi Bekr, Esma bint Umeys, Ümmü Hani bint Ebi Talib geleceğin âlimlerini yetiştiren kadın sahabiler arasında yer almaktadır (Rıza Savaş, Hz. Muhammed Devrinde Kadın, 136-158).
Hz. Peygamber döneminde eş seçimi konusunda kadın da erkekle aynı haklara sahip olmuştur. Bu devirde kadının istemediği bir kişiyle evlendirilmesine izin verilmediği gibi, evlenmek istemediği takdirde de evlilik yapmaya zorlanmasına müsaade edilmemiştir. Nitekim Hz. Ömer’in kızı Aişe, hiç evlenmemiştir (ez-Zübeyri, Nesebü Kureys, 356). Bu devirde kadınlara başta mehir olmak üzere, nafaka, miras vs. mali haklar tanınmıştır. Kadınlara verilen mehirlerin, velilerinin mallarına katılmasına izin verilmemiş, kadınların sahip oldukları malların, kocaları veya velileri tarafından baskı yoluyla ellerinden alınmasına göz yumulmamıştır (Bu konuda bkz. Ateş, İslam’a göre Cahiliye ve Ehl-i Kitab Örf ve Adetleri, 291 vd).
Hz. Peygamber döneminde kadınların, çalışma hayatında, özellikle beceri gerektiren el işlerinde faal olarak yer aldıkları görülmektedir. Hz. Aişe, Zeynep bin Cahş ve Esma bin Umeys’in terzilikle, Rayta bin Abdillah’ın dericilikle meşgul oldukları kaydedilmektedir (Müslim, Nikah 9; Ebu Davud, Libas 22/4074; Ahmen ibn Hanbel, Müsned, VI, 370; İbn Sa’d, Tabakat, VIII, 108; İbn Esir, Üsdü’l-Gabe, VII, 121; Ebu Nuaym, Hilyetü’l-Evliya, II, 69). Bu dönem kadınlarının ip imalatı yaptıkları, bundan kumaş ve elbiseler ürettikleri anlaşılmaktadır. Arap yarım adasının güneyinde ve kuzey batısında dokuma tezgâhlarının olduğu ve kadınların buralarda kumaş dokudukları zikredilmektedir. Yine küçük çapta da olsa, Medine’de dokuma tezgâhları vardı (İbn Sa’d, Tabakat, I, 253, 277, 351).
Hz. Peygamber döneminde kadınların dadılık, süt anneliği gibi meşguliyetleri de vardı. Kadınlar ev ortamında başta un ve ekmek üretimi, yemek pişirme, eve su taşıma gibi eşleri de yapmaktaydılar. Evin hayvanlarının bakımı ve yiyec ek ihtiyaçları da bunlardan sayılabilir. Sahabi hanımlar, gerektiği zaman ev dışında çalışmakta, hurma bahçelerinde tarımla meşgul olmaktaydılar. Bazı cariyelerin çobanlık yaptıkları da nakledilmektedir (Buhari, Zebaih 18; Müslim, Zikir ve Dua 19/80; İmam Malik, Muvatta, Itk 6; İbn Sa’d, I, 494-495; İbnü’l-Esir-Üsdü’l-Ğabe, VII, 117). Bu dönemde berberlikle meşgul olan kadınlar da vardı. El-Buhari, Hacc mevsiminde erkeklerin saçlarını kesen Kays oğullarına mensup bir kadından bahsetmektedir (Buhari, Hac 125). Semra bint Nuheyk el-Esediyye ise, çarşı pazarı denetlemekle görevlendirilmişti (İbn Abdilberr, el-İstiab, IV, 328, 333). Daha sonraları Hz. Ömer, Şifa bint Abdillah’i zabıta olarak vazifelendirmiştir (İbn Abdilberr, el-İstiab, IV, 333; Ayrıca bkz. Rıza Savaş, Hz. Muhammed Devrinde Kadın,232-233).
Hz. Peygamber devrinde birtakım kadınların, tıp alanında da uğraş verdiklerini görmekteyiz. Nitekim Hendek savaşı esnasında Resulullah’ın, Medine’deki Mescidinde kurulan hastane çadırında, Kuaybe bint Sa’d’ın hasta ve yaralıları tedavi ettiği bildirilmektedir (İbn Sa’d, Tabakat, VIII, 291; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, VI, 56; İbn Hişam, Sire, III, 250). Esma bin Umeys’in de iyi bir doktor olduğu nakledilmektedir (İbn Sa’d, Tabakat, II, 236). Hz. Aişe, Esma bint Ebi Bekr, Şifa bint Abdillah ve Ümmü seleme de tıbbi bilgilerinden yararlanılan hanımlar arasında yer almaktadır (Rıza Savaş, Hz. Muhammed Devrinde Kadın, 227)…
Hz. Peygamber döneminde tıpla ilgili hizmetleri yürüttükleri için es-Şifa lakabıyla anılan bazı kadınlar mevcuttu. Asıl adı Leyla olan eş-Şifa bin Abdillah bunlardandı. Kadınların yaptıkları tıbbi hizmetler arasında, ebelik de sayılabilir. Nitekim Safiyye bint Abdilmuttalib ile Ümmü Rafi meşhur ebelerdendi (İbnü’l-Esir, Üsdü’l-Ğabe, VII, 147; İbn Hacer, el-İsabe, IV, 274; VIII, 120). Tıbbi hizmetleri yürüten bu hanımlar o dönemde Hz. Peygamber’le birlikte çeşitli savaşlara da katılmışlardı. Nitekim yaralıları tedavi maksadıyla Uhud savaşına 14 Müslüman kadın katılmıştı. Bunlar arasında Hz. Fatıma, Ümmü Eymen, Hamne bint Cahş, Ümmü Ümara sayılabilir. Er-Rubeyy bin Muavviz bint Afra ile Leyla el-Gıfariyye’nin yaralıları tedavi için Hz. Peygamberle birlikte diğer bazı gazvelere katıldıkları nakledilmektedir. Ümmü Sinan ve Ümmü ziyad adlı sahabi hanımlar ise, Hayber savaşında yaralıları tedavi etmişlerdir. Yine savaş meydanlarında hastalananların bakımını da kadınlar üstlenmişlerdir (Buhari, İydeyn 20; Müslim, Cihad 48; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, V, 271; VI, 371; İbn Sa’d, Tabakat, VIII, 241, 455-456; el-Vakidi, Meğazi, I, 249; II, 687). Kadınların savaşlarda geri hizmetlerde istihdam edildikleri de nakledilmektedir. Ordunun konaklama yerinde eşyaların korunması, askerlerin yemeğinin hazırlanması, su ihtiyacının temini gibi faaliyetler de, Hz. Peygamber döneminde kadınların yaptıkları işlerdendi. Nitekim Hz. Aişe ve Ümmü Süleym’in sırtlarında kırbalarla su taşıyıp, yaralıların ihtiyacını karşıladıkları haber verilmektedir (İbn Sa’d, Tabakat, III, 413, 455-456; Buhari, Cihad 65; Müslim, Cihad 48/142; Vakidi, Meğazi, I, 249). Bu kadınların bizzat, muharip olarak savaştıkları da zikredilmektedir. Ummu Umare olarak anılan Nesibe bint Ka’b, Hz. Peygamber’in halası Safiyye bint Abdilmuttalib, Ümmü eymen, Ümmü Süleym, Esma bint Yezid, Ümmü Haram, Hind bint Usase b. El-Muttalib bunlardandır (Rıza Savaş, Hz. Muhammed Devrinde Kadın, 239-241).
Hz. Peygamber döneminde az da olsa, bazı kadınların ticaretle uğraştıkları bilinmektedir. Bunların başında Peygamberimizin ilk eşi Hz. Hatice gelmektedir. Medine’de ise, Müslüman kadınların ticaret maksadıyla gittikleri Beni Kaynuka Yahudilerine ait Kaynuka Çarşısı’ndan söz edilmektedir. Ticaretle uğraşan kadınlar arasında Kayle el-Enmariyye isimli bir sahabi hanımın adı geçmektedir (İbn Sa’d, Tabakat, VIII, 321; İbnü’l-Esir, Üsdü’l-Ğabe, VII, 245; Kettani, Teratib, II, 4). Hz. Peygamber devrinde Medine’de attarlık (güzel koku satıcılığı) yapan kadınlar da vardı. Muleyke Ümmü’s-Saib es-Sakafiyye, esma bin Muharribe, Havla bint Tuveyt bunlardandı (İbn Sa’d, VIII, 300; İbnü’l-Esir, Üsdü’l-Ğabe, VII,75-76, 270; İbn Hacer, el-İsabe, IV, 270).
Hz. Peygamber dönemi, kadınların görüşüne önem verilip, her türlü hususta kendileriyle istişare edildiği bir devir olmuştur. Tabii ki evlilik konusu ilk başta gelen hususlardandır. Kadınların siyasi konularda da görüş beyan ettikleri ve yönetime yardımcı oldukları nakledilmektedir. Peygamberimizin hanımı Ümmü Seleme bunlardandır. Hz. Peygamber Hudeybiye seferinde onun görüşüne göre hareket etmiştir (Buhari, Şürut 15). Hz. Peygamber döneminde kadın, ailede söz sahibi ve kocasının, yanlış gördüğü fikirlerine karşı çıkabiliyordu. Kaynaklarda buna dair örnekler nakledilmektedir. Hz. Peygamber devri kadınların serbestçe fikirlerini açıklayabilmelerinde Hz. Peygamberden gördükleri desteğin rol oynadığı açıktır. Bu devirde siyasi tutukluların affı için kadınlardan şefaatçi olanlara da rastlanılmaktadır. Selma bint Kays ile Ümmü Hani bint Ebi Talib, Hz. Peygamberin kızı Zeyneb bunlardandı (İbn Sa’d, II, 87, 145; İbn Hişam, II, 313; III, 255; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, VI, 342-343).
Sonuç olarak belirtmek gerekirse Hz. Peygamber devrinde kadınların, gerektiğinde kendini savunacak ve erkeklerin yanlışlarını söyleyebilecek konuma geldikleri anlaşılmaktadır. Hz. Peygamberin eşi Ümmü Seleme bu özelliklere sahip hanımlar arasında bulunmaktaydı (İbn Sa’d, VIII, 180). Kaynaklarımızda Hz. Peygamber devrinde, toplumda kadının da sözünün dinlenilip görüşüne saygı gösterildiğini ifade eden çok sayıda bilgi mevcuttur. İlginç bir örnek olarak kaydetmek gerekirse, Mescid-i Nebevi’ye bir minber yapılmasını Hz. Peygambere bir kadın teklif etmiştir (Buhari, Salat 64).
Kaynak: Prof.Dr. Ali Osman Ateş, Hadis Temelli Kalıp Yargılarında Kadın, Beyan Yay., 2. Bsk., İstanbul 2006, s. 28-34.
1 Comments
Merhaba, buradaki peygamberimiz zamanında kadınla erkeğin aynı yerde abdest aldıkları bilgisine bakılarak ve abdeste dahil olan yerleri göz önünde tutarak kadınların başlarının açık olduğu anlamı çıkıyor, o zaman kesin olarak başörtüsü farzdır demek doğru mudur ? Yoksa başörtüsü geleneğin dinselleştirilmesi olabilir mi ?