Muhammed (as) Dini Tebliği İçin Gönderilmiştir, Tıp ve Tababet İle İlgili Adetleri Anlatmak İçin Değil (Tıbb-ı Nebevi)
Cemiyet halinde yaşayan göçebelerin dahi bazı şahıslar üzerinde eksik bir surette yapılan tecrübelere dayanan ve uruğun ihtiyarlarından ve kocakarılarından rivayet edilegelen tababetleri vardır. Bunlardan bazılarının doğru olması mümkündür.
Fakat bu tedavi istemi tabii kanunlara dayanmadığı gibi, mizaçlara uygun olup olmadığı da göz önünde tutularak yapılan bir tedavi değildir. Bu tababet Araplar arasında oldukça yayılmış, aralarında Haris ibn Kelde ve başkaları gibi tanınmış hekimler vardı.
İslam şeriatı zahir olduktan sonra nakil ve rivayet edilen tababet de bu kabildendir, vahiy ile hiç de ilgili değildir. Tababete dair rivayet edilen bu sözlerin herbiri Araplar arasında mutat olan tababete aittir. Tanrı Elçisinin hallerinden bahsedilirken, tababetle ilgili olan bazı halleri nakledilmiş ise de, bunlar bir adet ve tabii hallerden olan şeylerdir. Peygamberden nakledilen meşru işler ve ameller kabilinden değildir. Çünkü Peygamber ancak bize ilahi olan şeriat hükümlerini bildirmek üzere gönderilmiştir, tıp ve tababeti ve başka adetleri anlatmak için gelmemiştir. Nitekim hurma aşılamak hadisesindeki hali de bu kabilden olup (sonradan) Peygamber, “Siz dünya işlerinizi benden daha iyi bilirsiniz” buyurmuştur. Sahih hadislerde tıp ve tababete dair rivayet edilen hal ve hadiselerin hiçbiri meşru amel ve işler olarak telakki olunmamalıdır.
Metin Kaynağı: İbn Haldun, Mukaddime, çev. Zakir Kadiri Ugan, Maarif Basımevi, Ankara 1954, s. 651 (Birinci Kitabın Altıncı Bölümü, 15. Bölüm Tıb İlmi).