Müminler için Üsve-i Hasene: İbrahim Nebi.
Mü’minler için Allah Elçisi Muhammed’in yanında (Ahzab [33] 21) İbrahim Nebi ve onunla beraber bulunanlarda da üsve-i hasene yani güzel bir örneklik vardır (Mümtahine [60] 4). Kur’an bu örnekliği başka kaynaklara muhtaç bırakmadan bizzat kendisi açıklamaktadır.
İbrahim Nebi, Allah’a itaat eden (Nahl [16] 120), seçkin (Bakara [2] 130), her yönüyle doğru yolu gösteren bir önder (Enbiya [21] 73), tek başına bir ümmetti (Nahl [16] 120). Hz. İbrahim sözünde dururdu (Tevbe [9] 114). Misafirlerine ikramda çok cömertti (Hud [11] 69; Zariyat [51] 26). Sadık (Meryem [19] 41), yumuşak huylu, çok yufka yürekliydi (Hud [11] 74). Allah’ın nimetlerine şükreder (Nahl [16] 121), kendisine ayetler okununca ağlayarak secdeye kapanırdı (Meryem [19] 58). Hastalandığı zaman kendisine şifa verenin Rabbi olduğunu söylerdi (Şuara [26] 80).
İbrahim Nebi âlemlerin Rabbine teslim olan (Bakara [2] 131), yalnız Rabbine dayanan, Allah’a yönelen birisiydi (Mümtahine [60] 4). O, Hanifti (Bakara [2] 135). Kesin inananlardandı (En’am [6] 75) ve Rabbinin rahmetinden asla ümit kesmedi (Hicr 15] 56). O, Rabbine tertemiz bir kalple gelmişti (Saffat [37] 84).
Rabbi ona doğru yolu göstermeseydi sapkınlığa düşenlerden olurdu (En’am [6] 77). İbrahim Nebi Hakka yönelmiş ve müşriklerden olmamıştı (Nahl [16] 123; Al-i İmran Al-i İmran [3] 95). Hiçbir fayda ve zarar vermeyecek putlar (Enbiya [21] 66; Meryem [19] 42) onun düşmanı, Rabbi ise dostuydu (Şuara [26] 77). Kavminin ortak koştuklarından hiç korkmadı (En’am [6] 80), taşlanma tehdidine rağmen ilahlardan yüz çevirdi (Meryem [19] 46). Hz. İbrahim onlara şöyle haykırdı: “Puta tapanlar ve ataları, apaçık bir sapkınlık içindedirler!” (Enbiya [21] 54). O, onların Allah’tan başka taptıkları şeylerden uzaktı (Meryem [19] 48, 49; Zuhruf [43] 26; En’am [6] 78). İbrahim Nebi yüzünü tamamen gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdi, asla ortak koşanlardan olmadı (En’am [6] 79).
İbrahim Nebi muhataplarını yaptıkları yanlışlar konusunda düşünmeye sevk ederdi: “Neye taptığınızı düşündünüz mü?” (Şuara [26] 76). İbrahim Nebi aklını son derece iyi kullanır, çok çarpıcı örnekler vererek hasmını sustururdu: “Benim Rabbim hem diriltir hem öldürür. Allah güneşi doğudan getiriyor, haydi sen onu batıdan getir!” (Bakara [2] 258).
İbrahim Nebi Rabbine kendisi ve soyundan gelenlerin namazını dosdoğru kılanlardan eylemesi ve (İbrahim [14] 40) sonra gelecekler içinde kendisini doğrulukla anılanlardan eylemesi için (Şuara [26] 84) dua ederdi. Rabbinden hikmet (hüküm) istediği için (Şuara [26] 83) ona ve ailesine kitap ve hikmet verilmişti (Nisa [4] 54). Hz. İbrahim ve yanındakiler Kabe’yi tertemiz tutarlardı (Bakara [2] 125; Hac [22] 66).
İbrahim Nebi’nin örnek almamamız gereken tek şey, onun müşrik olarak ölen babası için istiğfar dilemesidir (Tövbe [9] 113).
Görüldüğü gibi Kur’an Mü’minlere son derece güzel davranışlar sergilemiş olan İbrahim Nebi’yi üsve-i hasene olarak tanıtmış ve bu konudaki örnekleri bizzat kendisi gösteriştir.