Prof. Dr. Kemal Sayar
Müslümanlarda Ramazan, Hristiyanlarda Lend, Yahudi’lerde Yom Kippur, Hindularda Ekadasi gibi dünya üzerindeki din ve inanışların tamamına yakınının vücudu ve ruhu temizleme amaçlı olarak orucu inananlarına emretmesi, bilim adamlarının geçmişten günümüze orucu hastalıklardan tedavi amaçlı bir araç olarak yüzyıllar boyunca kullanmaları günümüz problemlerine gerçekçi bîr çözüm olarak orucu gündemimize almayı gerekli kılmaktadır. Orucun fizyolojik yararını çok güzel özetlemesi anlamında Prof. Dr. Herbert M. Shelton’ın bir sözüne yer vermenin faydalı olacağını düşünüyoruz. Prof. Shelton şöyle diyor:
“Oruç, yaşam enerjimizin gıdaların hazmına harcanmasından bizi korur, böylelikle yaşam enerjisi hastalıklı yapıların ve toksinlerin giderilmesinde kullanılır. Orucun bir diğer faydası da psikolojik dinlenmenin sağlanmasındadır. Sindirim sistemi, salgı bezleri sistemi, kan dolaşımı sistemi, solunum sistemi ve sinir sistemi bir dinlenme sürecine girer, Oruç sırasında vücudumuzda, hücrelerin bakımı ve yenilenme işlemi gerçekleşir.” Psikolojik açıdan bakıldığında oruç, kişiliği güçlendirme anlamında her birey için kıymetli bir öğretmendir. Oruç sayesinde birey arzularını dizginlemesini, iradesinin dizginlerini eline almasını, insiyakı davranışlarını kontrol altına almayı, iyilik yapmaya olan yönelimini güçlendirmeyi, çatışmalardan kaçınmayı, aceleci ve kırıcı davranmaktan uzak durmayı öğrenir. Oruç hiçbir şekilde kontrol edilemeyen ve dolayısıyla salt sosyal baskı saikiyle yapılması mümkün olmayan bir ibadettir.
Kişi oruç tutmayı istememesi halinde hiç kimse fark etmeden istediği şekilde orucunu bozabilir ve tutmayabilir.1 Bu nedenle içindeki yeme, içme arzusuna rağmen insanın oruç nedeniyle kendini dizginlemesi ve yeme-içme için kontrol sadece kendisinde olduğu halde belli bir vakti beklemesi iradenin eğitimi anlamında çok önemli bir fırsattır. Özellikle sigara ya da benzeri bağımlılıklara sahip insanların onca zorlanmalarına rağmen oruca devam etmeleri kendilerine ve iradelerine güvenlerini tazelemeleri açısından Önemli bir araçtır. Oruç ile ilgili bir diğer özellik oruçlu kişiden sadece yeme ve içmeden kendini kesmesinin beklenmemesidir. Bunların yanında din oruçlu insandan diğer insanlara karşı hiç olmadığı kadar hassas, doğru ve dikkatli olmasını beklemekte2 ve bu emre aykırı olarak yememeye ve içmemeye dikkat ettiği halde sosyal hayatında diğer insanlara karşı doğru olmayanları ruhun arınmayıp hiçbir sevabın kazanılmaması sebebiyle boş yere aç kalmak gibi ciddi bir tehlikeye karşı uyarmaktadır.3 Bu uyarının etkisini toplumumuzda Ramazanın girmesiyle polisiye suçlarının bitme noktasına varacak kadar azalmasında açıkça görmek mümkündür.
Bu durumda orucun hem bireye dönük olmasıyla psikolojik açıdan hem de topluma dönük olmasıyla sosyolojik açıdan önemli bir tedavi İşlevi gördüğü anlaşılmaktadır. Oruç tutarken açlık ve susuzluğun verdiği solgunlukla yemek masasının başında iftar vaktini bekleyen bir insanın kendine dışarıdan bakarak bir günün yarısı kadar bile olmayan bir süre aç kalmanın kendisi için ne kadar zor olduğunu görmesi ve buna paralelolarak ne kadar aciz olduğunun farkına varması, potansiyel olarak sahip olduğu diğer insanlara karşı üstünlük duygusunun alt edilmesine ve kendisine ve insanlara daha sahici bir gözle bakabilmesine yardımcı olacaktır. Orucun bir faydası oruç sayesinde Ramazan ayında sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın zirveye çıkmasıdır. Oruç ile açlığın ve susuzluğun zorluğunu yaşayan birey söz konusu zorluğu yıl boyu yaşayanların hislerini daha kolay içselleştirerek ve daha gerçekçi empati kurarak üzerine düşeni yapmakta ve varlığını paylaşmakta çekince göstermez. Ramazan aylarında insanların yardım yapmada yarışmaları, fakirleri yedirmek, giydirmek, memnun etmek için bütün imkânlarını zorlamaları bunun en güzel göstergelerin d endir. Ramazan aylarında fakirleri sofrasında ağırlayıp, yemeğin ardından onlara içlerinde hediye ya da para olan kutular veren ve bunu “diş kirası” bahanesiyle kimseyi incitmemeye gayret ederek yapan bir kültür, orucun etkisini çok açık bir şekilde üzerinde gösterdiği bir kültürdür. Sonuç olarak oruç kişinin fiziksel anlamda bedenini temizlemesinin, sosyal anlamda toplumda zenginle fakiri kucaklaştırıp, toplumun temelini sağlamlaştırmasının ötesinde kişilerin ruhunda cimriliği cömertliğe, Öfkeyi sabra, intikamı sevgiye ve savaşı barışa inkılap ettiren eşsiz bir öğretmendir. Yeter ki kişi orucu tuttuğu gibi oruç da kişiyi tutsun ve Ramazan boyunca kazanılanlar diğer aylarda kaybedilmesin.
1) Nitekim “insanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim” hadis-i kudsîsi bu gerçeğe dikkat çekmektedir. 2) “Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.” (Hadis-i Şerif) 3) “Kim yalanı ve onunla ameli terketmezse (bilsin ki) onun yiyip içmeyi terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur” (Hadis-i Şerif)