Teizm, Deizm, Ateizm.
Günlük hayat içerisinde sık sık kullanılan kavramları ele almakta fayda var. Önemlerinden dolayı yazıda teizm, deizm ve ateizm ele alınacaktır.
Teizm, yaratıcıyı kabul eder. Yaratıcı ezeli ve ebedir. Onun her an yaratarak hayata müdahil olduğunu, Elçiler (Rasul) kutsal kitaplar gönderdiğini, ahireti kabul eder. Teizm de üçe ayrılır:
Monoteizm (tek tanrıcılık): İslam, Yahudilik, Hıristiyanlık.
Duoteizm/Dualizm(İki tanrıcılık): Zerdüştlük.
Politeizm (çok tanrıcılık): Hinduizm, Yunan ve Mısır tanrıları.
Deizm, Hıristiyanlık içerisindeki teslis (üçleme), asli günah, İsa Nebi’nin tanrısallığı, aforoz vb. temel tartışmalardan dolayı ortaya çıkmış ve özellikle 18. yüzyılda popüler hale gelmiştir. Aslında Hıristiyanlıktaki deizm, Hıristiyanlığın bilinmesinden, İslam’daki deizm ise İslam’ın bilinmemesinden kaynaklanmaktadır.
Deistlere göre tanrı evreni mükemmel bir saat gibi kurmuş, fakat insanlara karışmaz (pasiftir), yasaklar koymaz. Oysaki saatçi parçaları yapar. Allah ise parçaları yapmanın ötesinde parçaları çalıştıran sistemi, kanunları yapandır.
Deizmin inandığı yaratıcı Elçi, kutsal kitap göndermez. Dolayısıyla deizm yaratıcıya düşman olmasa da tanrının âlem ve insanla ilişkisini keserek onu dışlamaktadır.
Oysaki dünyadaki alternatifler incelendiğinde Allah’la kurulabilecek en sağlıklı irtibat noktasının din olduğu görülür. Allah’ın varlığını kabul ettikten sonra Allah’ı hiçbir şekilde insanla irtibat kuramayacak şekilde olduğunu söyleyen sistem, dine alternatif olamaz.
Deistlerin aksine İslam dinine göre Yüce Allah’ın yaratması, her an devam etmektedir: ‘‘O, her an yaratma halindedir.’’ (Kur’an, Rahman [55] 29). Yine Allah kullarına çok yakındır: “Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kur’an, Kaf [50] 16). Gerçi bazı deistler, İslam’ın yanlış tanıtılmasından dolayı, olmadığı halde dine sokulan yanlış uygulamalar yüzünden haklı olarak dinden uzak durduklarını düşünürler. Oysaki Kur’an esas alınıp iyice incelendiğinde bu tür yanlışların olmadığı kolayca görülecektir. Dolayısıyla İslam’a göre deizm doğru bir yöneliş değildir.
Ateizm (materyalizm, maddecilik) ise hiçbir manevi değeri, kavramı kabul etmez. Her şey tesadüfler sonucu meydana gelmiştir. Bir yaratıcıyı kabul etmedikleri için madde ezeli ve ebedidir. Din, kutsal kitap, Allah Elçisi kavramları kabul etmedikleri gibi, ahiret de yoktur.
Ateizm, zor olanı seçmek demektir. Çünkü kainattaki düzen ve ahenk, tesadüfün asla olamayacağı bir alandır. Ayrıca tesadüf milyarlarca deneme sonucu belki bir kere olabilir, ama devamlılığı yoktur. Oysaki şu an gördüğümüz her şey akıl almaz derecede bir düzen ve onun devamlılığının sonucudur.
Kainattaki akıl almaz hızlarına rağmen gezegenlerin çarpışmaması, hayatın ortaya çıkması çok çok hassas ölçülere göre düzenlenmiştir. Örneğin canlılığın temel taşlarından birisi olan hücrede o denli karmaşık bir tasarım vardır ki, bu yapının tesadüfen oluşması, İngiliz astronom ve matematikçi Sir Fred Hoyle’un ifadesiyle bir hurda yığınına isabet eden kasırganın savurduğu parçalarla tesadüfen bir jet uçağının oluşması kadar imkansızdır.
Yine derinlemesine düşünüldüğünde örneğin düşünmenin, görmenin, işitmenin ne kadar muhteşem özellikler olduğu, bunların tesadüfen asla ortaya çıkamayacakları görülür. Bu konuda Prof. Dr. Antony Flew’un “Yanılmışım Tanrı Varmış” veya Prof. Dr. Caner Taslaman’ın “Allah’ın Varlığının 12 Delili” kitaplarına bakılabilir.
Hayatın ikiz kardeşi, ahirettir. Ahiret olmadığı zaman hiçbir şeyin anlamı kalmamaktadır. Ahiret yoksa o zaman bunca çaba, gayret boşunadır. Çaresiz hastalıkların, yaşlanmanın, zulme uğrayıp eli kolu bağlı olmanın tek tesellisi ahirettir. Elbette bize düşen sonuna kadar çalışmak, mücadele etmektir. Ama ne yazık ki bazen hiçbir çaba sonuç veremiyor. Bu durumda tek çare ve teselli, sonsuz bir ahiret inancıdır.
Sonuç olarak denilebilir ki: Düşünen, sorgulayan, aklı başında olan insanlar için ateizm bir seçenek olamaz.