Joe Sorrentino, hayata New York City’nin iç kesimi olan Brooklyn’in şiddet kokan sokaklarında başlamıştı. Liseyi yarıda bıraktı, çetelere girip çıktı ve onursuz bir şekilde Deniz Kuvvetleri’nden atıldı. Bütün bunlar olduğunda henüz yirmi yaşındaydı. Tipik bir kötü tutumlu insandı.
Askerden sonra sokaklara geri döndü. ‘Akbabalar’ adlı çetesiyle dolaştı. Bir gece, kötü bir kavgada şok edici bir olay yaşadı:
“Kavganın kargaşası içinde kahramanımın kafasının uçurulduğunu gördüm. Polisin önünde cesedi teşhis etmem gerekti ve ansızın bir şeyin hayatımı değiştirdiğini fark ettim.”
O gün Joe, bütün kabadayılıklarına rağmen, kendisinin ve arkadaşlarının birer Süpermen değil, savunmasız, yaşayan ve ölen gerçek insanlar olduklarını görmüştü. Çok geçmeden kendisinin de bir kemik yığınından ibaret olacağını biliyordu. Joe bunun üzerine büyür bir adım atmaya karar verdi. İsterse iyi bir öğrenci olabileceğini söyleyen öğretmeninin sözlerini hatırladı (Eğer eğitimciyseniz, ağzınızdan çıkan sözlerin, etki altında kalabilecek küçük bir çocuğun hayatını değiştirebileceğini unutmayın!)
Böylec katı yüzlü çete lideri Joe Sorrentino, okula geri döndü. Her zamankinden daha katı olmaya başlayan arkadaşlarının iğnelemelerini düşünebiliyor musunuz? Ancak ortada motivasyon vardı. Kaçırdığı üç yılı yakalamak için akşam okuluna yazıldı ve gündüzleri geçimini sağlamak üzere bir tavukçuya girdi. Çete liderinin onurlu bir işi bile olmuştu!
Joe, lise diplomasını alınca çevresindekilerden mümkün olduğu kadar uzaklaşmak istedi. New York’tan gidebileceğiniz en uzak yer Kalifornia’dır. O da UCLA’ya gitti. İki yıl oldukça zor geçti ama yılmadı ve burs kazanmayı başardı. Son yılda da Öğrenci Vücut Başkanı seçildi!
Çok çalışmasının ödülü olarak şımarmak ve kendisine teklifte bulunan şirketlerden birinde iyi bir yere gelmeyi kabul etmek yerine, Deniz Kuvvetleri’ne geri döndü.
“Geri dönüp yanlışımı düzeltmek istedim. Kötü bir iz bırakmıştım ve onu silmeliydim. Bu nedenle bir yıl aktif hizmetten, iki yıl da destek bölümünde çalışarak onurlu bir şekilde terhis oldum.”
Eski çete liderinin bir sonraki dev adımı Harvard Hukuk Fakültesi’ne girmek oldu. Bu dav başka bir değişimi gerektiriyordu. Konuşmasına ve davranışlarına bakan insanlar, onu bir hukuk öğrencisine değil, Harvard’daki temizlikçilerden birine benzetirlerdi.
“Kelime bilgimi sürekli arttırdım ve üç yıl sonra okuldaki bir müzakereyi kazandım!”
Joe, sınıf temsilcisi seçilmişti. Bu görev diploma töreninde konuşma yapmayı da kapsıyordu. ‘Time Dergisi’ onun şu düşüncelerini içeren konuşmasını yayınladı:
“İnsanların cesaret, dürtü, azim ve yaratıcılık gibi, yetenek testleriyle ölçülemeyecek belli özellikleri vardır. Ne kadar olumsuz ölçüler kullanırsa kullanılsın, cesaretiniz kırılmasın. Düşük notlar, esinin güçlü alevini söndüremez. Testin sonucu çok iyi bir değerlendirme olmayabilir. Genç bir insana ‘Hiçbir şey olamazsın’ diyebilirsiniz. Bunun böyle olması gerekmediğini biliyordum. Benim için olabilirdi, ama ben olmamasına karar vermiştim. Hayatın nasıl sokakta ya da şehir morgunda son bulabileceğini görmüştüm.”
Joe Sorrentino, sert ve acımasız New York caddelerinin çıkmaz sokağındaki çocuk, Los Angeles Mahkemesi’nde Gençlik Mahkemesi Yargıcı oldu.
Kaynak: Pat Mesiti, Hayalleri Olanlar Asla Uyumaz, Sistem Yay., İstanbul Mart 1996, s. 155-157.