Kur’an kendisini şifa olarak tanıtır: “Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, göğüslerde الصُّدُورِ olana şifa شِفَٓاءٌ inanıp güvenenler için bir rehber ve rahmet (olan kitap) gelmiştir.” (Yunus [10] 57. Ayrıca Fussilet [41] 44; İsra [17] 82).
Geleneksel anlayışa göre Kur’an kalp krizi, felç, çocuk sahibi olmamak, psikiyatrik bozukluklar vs. her türlü hastalığın şifası için okunmalıdır. Oysaki Kur’an’ın şifa olma olayı gönüllerdeki/kalpteki itikat ve ahlak sorunlarıyla ilgilidir.
Çünkü Kur’an’ın şifa olduğunu belirten üç ayetten Yunus [10] 57, şifa ile neyin kast edildiğini bize göstermektedir: Gönüllerde olana şifa فِي الصُّدُورِ . Zaten tıbbi hastalıklar sadece gönüllerde değil, vücudun her tarafında olabilmektedir.
Kur’an’da şifa kelimesinin zıttı olan hastalık مَرَضٌ kelimesine baktığımızda bunun tıbbi hastalıklar (Bakara [2] 184, 185, 196; Fetih [48] 17; Maide [5] 6; Müzzemmil [73] 20; Nisa [4] 43, 102; Nur [24] 61; Şuara [26] 80; Tövbe [9] 91) için de kullanıldığını görmekteyiz. Fakat Kur’an “gönüllerde/kalplerde olan” hastalıklar için sadece itikat ve ahlak sorunları için kullanmaktadır: Cinsel sapkınlık (Ahzab [33] 32); iftira (Ahzab [33] 12; Enfal [8] 49); ikiyüzlülük (Ahzab [33] 60; Muhammed [47] 20); inkâr (Tövbe [9] 125); korku (Maide [5] 52; Muhammed [47] 20); olumsuz duygu ve düşünceler (Hicr [15] 47); şüphe (Hac [22] 53; Müddessir [74] 31; Nur [24] 50); yalan (Bakara [2] 10).
Elbette tedavi sırasında dua etmeli, Rabbimizden yardım dilemeliyiz, şifayı ondan beklemeliyiz. Fakat Kur’an tıbbi hastalıklar için değil, itikadi ve ahlaki “hastalıklar” için bir şifadır, rahmettir.
Faydalanılan Kaynaklar: Edip Yüksel, İlginç Sorular-2, 123; Murat Sülün, Kur’an Kılavuzu, 207.