Psikiyatrist Prof. Dr. Sefa Saygılı
Adeta toplumun ruh sağlığını bozan, aile yapımızın dinamiklerine dinamit atan pek çok faktör var. Ramazan’da bunlar azalıyorlar. Bunları tespit edip, bunlarla sürekli mücadele etmemiz lazım.
Bildiğiniz gibi infak Ramazan’da artar, zekat genelde Ramazan’da verilir. İnsanlar aç iken, kardeşleriyle birlikte iken yardımlaşma duygularının arttığını görür, empati yaparlar zor durumda olana. Empati yapması da kardeşlerine yardım hissini, çabalarını artırır. Bu yüzden Ramazan’da toplumu bir dayanışma ve yardımlaşma duyguları da sarar. Mesela, batı ülkelerinde felaketler olur, deprem olsun, sel baskını olsun, ülkemizdeki gibi onlar çok kolay şekilde atlatamazlar. Çünkü orada öyle bir duygu yoktur. Bizde insanlar hep beraber yardıma muhtaç olanın derdine yetişmeye çalışırlar. Ramazan’da bu yardımlaşma duyguları zirveye çıkar.
Yenilenme fırsatı için daha neler yapılabilir hocam?
Mesela, Türkiye’de alkol tüketim miktarı Ramazan ayı içinde çok düşüyor. Ramazan’ı fırsat bilerek bunu kalıcı hale getirebiliriz. Sigara için böyle, uyuşturucu için böyle. Sadece bunlar için değil, mesela bir insanın manevi rahatsızlıkları var, “Yalan söylüyor” veya “Kıskançlık” “Kin intikam duygusu besliyor”. Ramazan ayında bunların hepsi insandan nasıl gidiyorsa, Ramazan’dan sonra da bunu devam ettirmeliyiz. Ramazan sonrasında bu problemleri gidermiş, asgariye indirmiş bir kişilik oluşturabilmeliyiz.
Hocam, Ramazan ayının toplumsal psikolojimizdeki yeri nedir? Rahmet ve bereket ayı Ramazan, nasıl bir psikolojik dönüşümlere yol açar? İnsanımızda neleri değiştirir?
Rahmet ve bereket ayı Ramazan, bir barış ve huzur ayıdır. Ben bu mübarek ayı böyle görüyorum. İnsanlar bir arada ibadet ediyorlar, bir arada aç kalıyorlar, bir arada iftar vakti sofraya oturuyorlar. Ve insanlar Ramazan’da kırgınlıklarını, üzüntülerini, birbirlerine olan dargınlıklarını unutuyorlar. Adeta bir barış ve mutluluk havası, atmosferi ortaya çıkıyor. Dayanışma, kaynaşma ortamı oluşuyor. Aç olan insan, aç olan insanların halinden daha iyi anlamaya başlıyor. Bütün insanlar Ramazan’da açlıkta birleşiyorlar. Zengin, fakir, işçi, patron hepsi iftarın başına oturuyor. Görüyorlar ki, Ramazan’da birbirlerine daha yakın olmuşlar. Teravihte birlikte aynı safta namaz kılıyorlar, aynı sevinç yumağını kuşanıyorlar. Bu da insanlar arasında kardeşlik duygusunu artırıyor. Merhamet, yardımlaşma duygularını artırıyor. Aynı zamanda Ramazan’da kötü alışkanlıklarından uzaklaşıyor insanlar. Alkol gibi, sigara gibi… Bu da toplumda barış ortamının artmasına ve huzur ikliminin yayılmasına yol açıyor. Ramazan’da insanlar Allah’ü Tealanın nimetlerinin kadrü kıymetini daha iyi anlıyorlar. Bir ekmeğin kıymeti, bir lokma yemeğin kıymeti daha iyi anlaşılıyor. İnsanın emeğinin değeri, kazancı, alın teri ve ekmek parası kazanmanın değeri yerine oturuyor. Bu da gösteriyor ki bize, Ramazan insanların kulluk bilincinin arttığı, aciz bir yaratık olduğunun farkına vardığı kardeşlik, dayanışma, barış ve mutluluk duygularının toplumu sardığı bir ay. Bunu biz gerçekten insanların psikolojisine bakarak görebiliyoruz. İnsanların hepsi Ramazan’da daha bir mutlu ve daha bir huzurlu oluyorlar. Dünyalık gelip geçici bir takım kinler, ihtiraslar, intikam duyguları, aşırı kıskançlıklar Ramazan’da adeta törpüleniyor. Bu da insanların daha rahat, daha huzurlu olmasına sebep oluyor.
Suçların azalması…
Hocam, Ramazan’da özellikle suçların azalmasıyla ilgili, günahlardan arınma mevsimi olarak bir psikolojik ortam da oluşuyor. Bu konuyu nasıl izah edersiniz?
Kesinlikle… Ramazan’da insanlar birbirlerini yaralamamaya, kırmamaya, zedelememeye dikkat ediyorlar. İnsanlar birbirlerine daha özenli davranıyorlar. Ve Ramazan’da cinayetler, adam yaralamalar, intiharlar, kapkaçlar olağanüstü derecede azalıyor. Bir de suçların ana sebeplerinden birisi de alkol. Alkol, içen insanları suça eğilimli hale getiriyor. Alkol oranı da düştüğü için Ramazan’da, buna bağlı suç oranları azalıyor, uyuşturucuya bağlı suç oranları da azalıyor. Yani, Ramazan’da her türlü suçta bir azalma var. Buna meyilli insanlar, hırsızlar bile Ramazan’da uzak durmaya gayret ediyorlar. Zira, Ramazan’da dini atmosfer tüm toplumu, tüm insanları, suça meyilli insanları bile kuşatıyor. İnsanlar Allah’ü Teala’yı daha yakından hissediyorlar. Böyle olunca, suç oranlarını azaltıyor.
Ramazan’da Psikolojik Hastalılar Azalıyor
Son dönemde özellikle büyükşehirlerde psikolojik sancılar çok fazla. Stres, bunalım, panik atak. Ramazan manevi atmosferi ve iklimi insanların üzerindeki bu kaygı ve stres ortamını nasıl azaltabilir? Ramazan’ı da örnek alarak bunu diğer aylara nasıl yayabiliriz?
Gerçekten Ramazan ayı, insanlar dünyalık hırslardan uzakta duruyorlar. Daha az kaygı ortamına giriyorlar. Kin, intikam, maddi yarış, ihtiras, kanaatsizlik, bunlar Ramazan’da azalıyor. Bu da insanlarda huzur ve mutluluğua yol açıyor. İnsanlar kul olduklarının bilincine erişiyorlar. Daha mütevazi oluyorlar. Uzun vadeli hesaplardan kaçınıyorlar, ahireti daha çok düşünüyorlar. Dünyanın geçici olduğunu, dünyanın fani olduğunu, ölümün insanı beklediğini, dünyada ne kadar dünyalık yapsa da ahirete gideceğini düşünüyor insanlar. Bu manevi hava insanı ölümü olsun, dünyanın geçiciliğini olsun, unutturmuyor insanlara. Kur’an dinliyor, ilahi dinliyor, aç karnına zaten nefsani duygular eskiye göre zayıflıyor. Bunlar da haramlardan uzak duruyor insanlar. Tüm bunlar bir detay olarak ele alındığında insanların streslerinin azalmasına, kaygılarının yok olmasına, psikolojik olarak ortaya çıkabilecek hastalıkların azalmasına yol açıyor. Anksiyetesini azaltıyor, paniğini azaltıyor, kaygısını azaltıyor. Ramazan’da kesinlikle psikiyatrik bir takım şikayetler azalıyor, hatta minimuma iniyor toplumda.
Ramazan atmosferini diğer aylara da teşmil edebilmemiz mümkün olabilir mi? Bu psikolojiyi nasıl yakalayabiliriz?
Biz her sene bir ay Ramazan ayında insan olarak kendimizi yeniliyoruz. Adeta zemzemle yıkanıyoruz. Ama bu hasletler orada kalmamalı tabii ki, Ramazan’da edindiğimiz güzel huyları ve alışkanlıkları, Ramazan’dan sonraya taşımalıyız. Aynı zamanda ömür boyu kendi kişiliğimize, kendi karakterimize kazandırmak. İnşallah bunu yapabiliriz diye düşünüyorum.
Toplumu aynı zamanda kirleten mekanizmalar da var. Toplumun üzerinde bir karabasan gibi duran mekanizmalar, medya ortamı, toplumsal olaylar… Bir psikiyatrist olarak bunu hangi cepheden görüyorsunuz?
Adeta toplumun ruh sağlığını bozan, aile yapımızın dinamitlerine dinamit atan pek çok faktör var. Ramazan’da bunlar azalıyorlar. Bunları tesbit edip, bunlarla sürekli mücadele etmemiz lazım. Bununla devlet mücadele etsin, bununla falanca kurum mücadele etsin demek doğru değil. Herkes kendi cephesinden işin bir tarafından tutarak, toplumumuzu kirleten tüm unsurları dağıtmamız gerekiyor. Herkes kendi üzerine düşeni yapmak zorunda. Batıda sivil insiyatif denilen bir şey var. Görevi başkası üzerine atmayıp, bir şekilde ucundan tutması. Elbette, bununla ilgili bir takım kurumlara yardımcı olacağız, onlara her türlü desteği vereceğiz ama, kendimizde elimizden geleni başka türlü yapmamız lazım. Bir defa ilk başta bizim bu tür kirli işlerden uzak durmamız lazım. Çevremizdeki insanları uyarmamız lazım. Çölde vahalar gibi toplumda bir takım gruplar, çevreler oluşturmamız lazım. Mücadele hep sürecek ve insanlar iyilik mücadelesini de sürdürecekler. Bizim de bu yolda olmamız lazım.
Ramazan manevi terapi ayıdır diyebilir miyiz hocam?
Güzel bir tabir kullandınız… Evet, manevi terapi ayıdır. Yenilenme ayıdır. Sadece bir takım şeyleri değil, kötü huylarına, tersliklerine, üzüntülerine, kaygılarına, streslerine bir terapidir.
Ramazan’ı Doya Doya Yaşayalım
Ramazan’ın psikolojik tedavi ve terapi unsurlarıyla ilgili başka söyleyeceğiniz bir şeyler var mı?
Ramazan sadece psikolojik yapıya değil, bedensel yapıya da faydalı bir iklimi beraberinde getiriyor. Fazlalıklardan arındırıyor, toksinlerin atılmasını sağlıyor. Bünyemizi dinlendiriyor. Mide bağırsak sistemimizden tutun, ürolojik sistemimize kadar her şeyi dinlendiriyor, rahatlatıyor. Bir nevi ilaç hükmünde oluyor. Bir nevi terapi oluyor. Manevi terapi olduğu kadar maddi terapi de oluyor insanlara. Ramazan’ı doya doya yaşayalım diyorum. Ramazan’ın hakkını yerine getirerek, kardeşlik barış duygularını toplumda artırarak, kendimizi düzelterek –toplumun düzelmesi insanların düzelmesinden başlar- Ramazan’ı hakkıyla yaşayalım.
Ramazan bir fırsattır…
Ramazan bir fırsat… Yenilenme fırsatı için daha neler yapılabilir hocam?
Mesela, Türkiye’de alkol tüketim miktarı Ramazan ayı içinde çok düşüyor. Ramazan’ı fırsat bilerek bunu kalıcı hale getirebiliriz. Sigara için böyle, uyuşturucu için böyle. Sadece bunlar için değil, mesela bir insanın manevi rahatsızlıkları var, “Yalan söylüyor” veya “Kıskançlık” “Kin intikam duygusu besliyor”. Ramazan ayında bunların hepsi insandan nasıl gidiyorsa, Ramazan’dan sonra da bunu devam ettirmeliyiz. Ramazan sonrasında bu problemleri gidermiş, asgariye indirmiş bir kişilik oluşturabilmeliyiz.
Ramazan’ın hakkını yerine getirerek, kardeşlik barış duygularını toplumda artırarak, kendimizi düzelterek –toplumun düzelmesi insanların düzelmesinden başlar– Ramazan’ı
Hakkıyla yaşayalım.
Biz her sene bir ay
Ramazan ayında insan olarak kendimizi yeniliyoruz. Adeta zemzemle yıkanıyoruz. Ama
bu hasletler orada kalmamalı tabii ki, Ramazan’da edindiğimiz güzel huyları ve alışkanlıkları, Ramazan’dan sonraya taşımalıyız. Aynı zamanda ömür boyu kendi kişiliğimize, kendi karakterimize kazandırmak. İnşallah bunu yapabiliriz diye düşünüyorum.
Kaynak: Nedim Odabaş, Milli Gzt., 10 Temmuz 2013.