Muhammed (a.s.) Dinin Tamamlayıcısı Değildir.
Prof. Dr. İsmail Yakıt
Rasulullah İslam dininin tamamlayıcısı olarak göstermek, Kur’an’a muhalif bir düşüncedir. Zira Kur’an’da, “Bugün sizin dininizi tamamladım.” (Maide [5] 3) demektedir. Tamamlama anlamında ekmeltü kelimesi kullanılmıştır. Yani mükemmel kıldım. Mükemmel olan bir şeyde eğrilik, yanlışlık, eksiklik vs. olmaz. Dolayısıyla din Allah tarafından tam ve mükemmel hale getirilmiş ve Kur’an’da bunun çerçevesi ve muhtevası tam anlamıyla verilmiştir.
Rasulullah’ın hadisleri, bir başka tabirle onun söz ve fiilerini Kur’an’ın tamamlayıcısı gibi değerlendirmek ve bunu bir inanç konusu yapmak, her şeyden önce bu ayete ters düşer. Kaldı ki Rasulullah Allah’a hiçbir konuda muhalefet etmez ve etmemiştir. Allah’ın din konusunda gösterdiklerini eksik bularak tamamlamak gibi bir davranış içinde bulunmamıştır. Onun görevi, Allah tarafından tam olarak gönderilen bu dini, anlamada, yorumlamada ve hayata geçirmede canlı bir örnek olma keyfiyetidir. Şayet söylediği, ifade ettiği hususlar Kur’an’da yoksa, o hususun dinin muhtevasından olmadığı düşünülmelidir. Din tam geldiğinden ne Peygamber tarafından tamamlanmış ne de İslam alimlerince yapılan içtihatlarla tamamlanmıştır. Kur’an tamamlanmış bir İslam dini ortaya koyduğundan emir ve yasaklarıyla da din tamamlanmış demektir. Gerçi Kur’an’da her yasak, dini nitelikli olmadığı gibi her emir de dini bir muhteva arz etmemektedir. Rasulullah’ın da emir ve y sakları ya Kur’ani çerçeve içinde vahyin yorumu, açıklamalarıdır, yahut da çok fonksiyonel olan kişiliğinden dolayı, peygamberlik dışında taşıdığı sıfatının bir gereğidir. Mesela ipeğin yasak oluşu, Rasulullah’ın bir uygulamasıdır. İpek, Arabistan’da üretilmiyordu. Çin’den Hindistan’a, oradan da İran yoluyla Suriye’ye, yani Şam pazarlarına getirilip satılıyordu. Oldukça pahalı bir ithal mal idi. Rasulullah Devlet Başkanı sıfatıyla, ekonomik açıdan zayıf olan ilk İslam toplumunu bu tür pahalı lüks tüketimlerden uzak tutmak için getirdiği bir yasaktır. Dini olmaktan çok ekonomik bir tedbirdir.
Kaynak: III. Kutlu Doğum Sempozyumu, Süleyman Demirel Üniv. İlahiyat Fakültesi, Isparta 20 Nisan 2000, s. 13, 14, 15.